DİĞER
K24'te Aralık ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Bir oturuşta okunabilecek kısalıkta bir metin bu. Kayıp Zamanın İzinde’nin Albertine’inden, Marcel ile Albertine’in arasındaki ilişkiden, bu ilişki ile Proust’un hayatı arasındaki paralelliklerden bahsediyor..."
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Şimdi, onu kaybettiğimiz bu günlerde sıra şairliğinden söz etmeye gelince, epeydir zihnimde dolaşan bir cümleyi yazarak başlamanın zamanı olduğunu anlıyorum: Şiirler kutsal metinlerle aynı soydandır. Şiir yazan ya da okuyan herkes bunu doğrudan deneyimlemiş olmayabilir ama, çeşitli biçimlerde dile getirilmiş, en azından etrafında kuvvetle dolaşılmış bir düşüncedir bu."
"Kurban yerine vampirin kendisiyle özdeşleşen Rice, bu yaklaşımıyla vampir geleneğini tersyüz etmiş ve gotik edebiyatı sonsuza dek değiştirmişti. 'Korku' artık canavarın dehşetinden değil, okurun kendi içindeki canavarı keşfetmesinden kaynaklanıyordu… Rice’ın fantastik edebiyata getirdiği yeniliklerden biri de aykırı ve uyumsuz doğaüstü karakterlerine anlayışla yaklaşmasıydı."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Provayı sevmezler, ama şarkı söylerler, Korospular böyledirler, tizlere çıkamadan şişerler, İlle Korospu olsun, ister detone olsun, Korospular böyledir, her ne olursa olsun.” Deniz Koloğlu, şarkıları Lubunca sözlerle yeniden yorumlayan kuir feminist koro Korospular'ın üyeleriyle söyleşti…
Kadın yazarların çoğunun her gün düzenli olarak sadece yazmaya ayırılabilecekleri bir zaman dilimi yok. Olanı da sınırlı, her an işgale, müdahaleye açık...
Bugünün Almanya'sında ikidillilik, yabancılık/ötekilik, çokkültürlülüğün arasında kültür sanat alanında üretim yapanlar, "Göçe Dair" dosyamızın ikinci bölümünde hikâyelerini anlatıyor...
Oğul Sırtlanı, okurla iş birliği yapmaması bakımından kendine ait bir sınırı beraberinde getiriyor. Bu sınır, anlam üzerinden bizi yokuş yola sürmekten çekinmiyor
Yola çıkmanın, göç etmenin gücü dünyanın yükünü nasıl kaldırdığımızla ilişkili olarak kıpırdıyor. Sınırlar diyoruz ama öyküler kıvrılır. Düz bir çizgide gitmez. Eğilir, bükülür ve her defasında yeniden inşa edilme potansiyeli taşır
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.